
Christian Friedrich Samuel Hahnemann (1755-1843)
S.Hahnemann, 10 Nisan 1755’de, Saksonya’ nın Meissen kentinde dünyaya gelir. Hahnemann’ın doğuştan gelen, fene ve dile olan olağanüstü yeteneği onun alın yazısının değiştirmiştir.
1775’te tıp eğitimi almak için Leipzig’e gelir. Geçimini tıp ve kimya eserlerinin çevirisini yaparak, öğrencilere yabancı dil dersleri vererek sağlar. Aldığı tıp eğitiminin, teorik bilgilere dayalı olması, uygulamalı tıp sanatına olan aşkı nedeniyle tatmin edici değildi. Bu sebeble 1777‘de uygulamalı tıp eğitimi almak için Viyana’ya geçti.
Eğitimine devam ederken İmparatoriçe Maria Theresa’nın özel doktoru ve başhekimi ile birlikte Baron Joseph Quarin ile çalıştı. Rastlantı sonucu karşılaştığı Transilvanya valisi Bruckenthal kontu yanında iki yıl özel doktorluk yaptı ve kütüphanede yöneticilik görevi aldı.
Kütüphanede çalışırken J.P.Rhumelius’un ‘’ Medicana Spagyrica’’ kitabını okur. Bu kitapta ilk defa benzerlik yasası ile karşılaşır. Ayrıca eski Mısır’ın Neo-Platonik, Hermetik ve Simya geleneklerini içeren kaynakları okuduğunda herşeyin bir bütünden geldiğini anlar. Edindiği bilgileri birleştirerek üzerinde düşünmeye başlar.
1779’da ‘’ A Dissertation on the Causesand Treatment of Cramps’’ (Spazm hastalıkları nedenleri ve tedavisi üzerine düşünceler) adlı doktora tezini vererek Erlangen tıp okulundan mezun olur.
Tez çalışmaları sırasında ‘’hypnosis’’ ve ‘’anımal magnetism’’ üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınan Franz Anton Mesmer’in metodu ile ilgilenmiştir.
1800 lerin başında Hahnemann, tıp eğitimi sonrası doktorluk pratiğinde yaşadığı hayal kırıklığı nedeniyle giriştiği araştırmalar sonucunda homeopatiyi keşfederek isim babası olmuştur.
Hahnemann doktorluğu bıraktı ve hayatını tıbbi çeviriler yaparak sürdürmeye başladı. Çocuklarından birinin ciddi olarak hastalanması ama tıbben elinden bir şey gelmemesi ise hayal kırıklığını arttırdı.
İskoç profesör W. Cullen’in “ Materia Medika Dersleri ” çevirisini yaparken oradaki tekrarlayan sıtma ateşi tedavisini “kinin” in damar büzücü ve acı tat özelliklerinin sağladığını iddia etmesi Hahnemann’a mantıklı gelmedi çünkü eşdeğer acılıkta olan başka çözeltiler de vardı. Gözü kara bir deney yaparak ilacı kendinde denedi. Bu sağlıklı bir insanda yapılan ilk ilaç denemesiydi. Kinin ilacı kendisinde sıtma bulgularının aynısını oluşturdu. Hahnemann bu deneyden kininin tedavi edici özelliğinin acı tattan değil sağlıklı insanda sıtma belirtilerinin benzerini oluşturabilmesinden kaynaklandığı sonucunu çıkardı.
Bu deneyden sonra Hahneman ciddi bir ilaç test programına girişti. 1843 de 88 yaşında öldüğünde 99 çözeltinin “proving” i tamamlanmıştı. Yüzyılın sonuna kadar ise 600 den fazla ilaç homeopati literatüre eklenmişti.

İnsan vücudunun son derece zeki ve dengesini koruyan iç düzenleyici bir sistemi vardır. Denge yunanca ‘aynı’ ve ‘istikrarlı’ anlamına gelir ve vücut kendi normal parametreleri içinde çalışıyor demektir. Eğer vücut fonksiyonları normalin dışına çıkarsa hastalığa neden olabilir.
Tüm canlıların hayatta kalma fonksiyonlarını düzenlemede yardımcı olan bir mekanizmaları vardır; buna yaşam gücü denir. İnsan vücudu son derece zeki ve kendini iyileştirme özelliğine sahip kompleks bir sistemdir; hormonlarınızı ne zaman mükemmel bir şekilde idare edeceğini, organizmayı iyileştirmek ve korumak için ne zaman antikor ve beyaz kan hücrelerini göndereceğini bilir ve tüm bunları mükemmel bir şekilde yapar. Vücudun günlük işleyişi devam ederken, bizi hayatta tutmak için bunların sorumlulukları ve görevleri çok sınırlı sayıdadır, ancak bazen hastalığın işaretlerini ve semptomlarını gözlemlediğimizde kendi büyük dengesini korumak için bir miktar yardıma ihtiyaç duyar.
Semptomlar vücut dilidir; yardıma ihtiyacı olduğunu belirtir. Semptomlar bize bozulmuş desenleri ifade ederken homeopatik ilaçlar bu bozulmuş desenleri ele alır. Benzerin benzer ile tedavisine dayanan homeopati, ilaçlar ile içimizdeki yaşam gücünü harekete geçirerek dengeyi sağlar. Bu tedavi yasası; tekrarlayan dozlarda sağlıklı bir insan tarafından alındığında farklı belirtiler üretme kabiliyetine sahip maddelerin, aynı zamanda benzer belirtileri gösteren hasta insanı iyileştirme yeteneğine sahip olduklarını savunur. Benzerler yasası; antik çağlarda Hipokrat,Paracelsus ve ayurveda metinleri gibi büyük bilginler tarafından savunulan benzerin benzerle tedavi felsefesine dayanır.

Homeopati doktora gitmeyi ertelemek maksadıyla kullanılmamalıdır.
İlgilenilen sağlık durumu için homeopati üzerine yayınlanmış araştırmalar ve yapılan çalışmalar araştırılmalıdır.
Eğer homeopatiyi kullanmak düşünülür ve bir homeopattan tedavi almaya karar verilirse, uygulayıcının eğitimi ve deneyimi sorulmalıdır.
Hamile ve emziren kadınlar ya da homeopatiyi bir çocuğu tedavi etmek için kullanmayı düşünen kişiler önce mutlaka doktorlarına danışmalıdır.
Hekimler kullanılan tamamlayıcı ve alternatif uygulamalar hakkında bilgilendirilmelidir. Bu koordineli ve güvenli bir bakımın sağlanmasına yardım edecektir.
Yan etkileri hakkında;
Her ne kadar gözleme dayalı incelemeler haricinde homeopatik tedaviler çok iyi araştırılmamış olsa da, bu tedavilerin güvenliği ile ilgili genel hususlar belirtilebilir.
Düzenli kontrollerle, eğitimli uzmanların denetimi altında alınan çok seyreltik homeopatik ilaçların genellikle güvenli olduğu ve şiddetli yan etkilere yol açma olasılığının olmadığı bulunmuştur.
Homeopatlar hastalarının bazılarının homeopatik şiddetlenme (geçici kötüleşme) yaşamalarını beklerler. Araştırmacılar klinik çalışmalarda bu reaksiyona dair bir kanıt bulamamıştır.
Homeopatik ilaçların geleneksel ilaçlar ile etkileşime geçmediği sanılır, ancak homeopatik ilaç kullanılması düşünülüyorsa önce mutlaka hekimi ile görüşmek gerekir.